Şu An Hangi Kitabı Okuyorsunuz?

Başlatan Clint_Eastwood, 31 July 2008, 22:05:10

« önceki - sonraki »

mehmet yılmaz

1960'ların Samsun'unu Anlatan Bir Roman: Dor Ali

Çok uzun yıllardır ara vermeden sürdürdüğüm bir kitap okuma serüvenim var. Doğaldır ki, bu okumalar sırasında birtakım kişi ve konulara ayrıca ilgi gösteriyorum. Bunlardan birisi de "Samsun'da geçen romanlar" konusudur.

Memleketim Samsun'u mekan olarak tutan ve üçü bendenize ait olan ondan fazla romanın varlığından söz edebilirim. Tespit ettiğim romanlarla ilgili zaman zaman söyleşiler yapıp, köşe yazıları da yazmıştım. Bu yazılardan birisi de bir Samsun şehir kitabı olan "Şehr-i Samsun Yazıları" adlı eserimde yer almıştı.  "Şehr-i Samsun Yazıları" ile ilgili olarak, edebiyatçı Taner Ay'ın bir değerlendirme yazısı çıktı. Taner Bey, bu yazıda, daha önce adını hiç duymadığım bir romandan da bahsediyordu: Behzat Ay tarafından yazılmış olan "Dor Ali" adlı bir romandan... 

Uzun yıllardır yeni baskısı olmamasının etkisi ile de olabilir. Ancak şu bir gerçek ki, Dor Ali'yi hiç duymamıştım. Yazının çıkmasının ardından bir sahaf aracılığıyla hemen eski baskılarından birini temin ettim ve okudum. Ve şunu net bir şekilde diyebilirim ki, çok beğendim.

Böyle bir romanın Samsun ve Bafra'da geçiyor olması, hatta Samsun'da 1962 yılında yazılmış olması çok hoş bir durumdu benim için.

Dor Ali'ye gelecek olursak... Dönemin toplumsal gerçekçiler akımının içerisinde olan ve yine dönemin yaygın romancılık çeşitlerinden birisi durumundaki köy romanları kapsamında yer alan bir roman. Ana karakter olan Dor Ali, 1960'lı yılların başında ailesiyle beraber Samsun'un Bafra ilçesinin Düzlek köyünde yaşamaktadır. Burada Düzlek köyünün bir muhayyel köy olduğunu söylemem gerekiyor.

Dönemin sosyopolitik, iktisadi pek çok vaziyetini açık bir şekilde yaşayan ve yansıtan bir roman. Dor Ali geçim sıkıntısının ve bir ölçüde ağalık düzeninin de tesiriyle Bafra'daki köyünden Samsun merkeze göç etme kararı alıyor. Zaten roman sosyal gerçekçiler ve köy romancıları örneğinde olduğu gibi köylüler, köy ağaları, göç, köy aşkları, ırgatlar, ameleler gibi genel olgu ve karakterlerin kendisine doğal olarak yer bulduğu bir roman. Köydeki aydın tipi olarak yine bir öğretmen karakteri var. Devlet ile vatandaş arasındaki ilişkilerin bir türlü istenen duruma gelemediğine dair örnekler de...

Behzat Ay bana göre bu romanında çağdaşlarından farklı davranıyor ve tabiri caizse bir köy romantizmi yapmıyor. Köy kavramına daha gerçekçi bakıyor. Toptancı bir yaklaşımı yok. Örneğin bütün köy ağalarını kötü karakter olarak göstermek yerine onları da sınıflandırılıyor. Çünkü orada ihtiras içinde gemisini yüzdüren bir köy ağası tiplemesi olduğu gibi daha insanca yaklaşım sergileyen ve gerçeklerin farkında olan köy ağası tiplemesi de var.

Yine Behzat Ay'ın bir başka farklı bakış açısı ise şu gibi görünüyor: köyden kente göçün kaçınılmaz olması! İnsanların, sağlık, eğitim, altyapı, istihdam ve benzer sebeplerden dolayı köylerde kalmasının pek de mümkün görünmediğini, üstelik bir tür romantizm içerisinde, "şehirde ne varsa köye taşıyabiliriz" düşüncesinin de asla gerçekleştirilemeyecek bir düşünce olduğunu okura yansıtıyor.

Kabul ediyorum, Dor Ali romanını sevmemin altında birtakım öznel durumlar da olabilir. Şöyle ki, benim kuşağımda olan Samsunluların önemli bir kısmının aile hikayelerinde göç vardır. Üstelik Dor Ali'nin anlatıldığı dönemlere baktığımızda bizim aile hikayemize çok benzediğini görüyorum. Çünkü Dor Ali'nin oğlu Remzi karakteri tam da bizim kuşağımızın anne ve babalarının yaş grubunda. Yani 1960'ların başlarında Samsun'da ilkokul 3. sınıfa gidiyor. Dolayısıyla Samsun'a göç eden Dor Ali'ye baktığımızda bizim kuşak onun torunları gibi bir durum oluşuyor.

Romanı sevmiş olmamda 1960'lı yılların Samsun'u anlatıyor olması da etkili diye düşünüyorum. Cumhuriyet Meydanı, Bankalar Caddesi, günümüzde Site Camii olan ancak o dönemde bir genelev olarak kullanılan alan ve benim de çocukluğumdan hayal meyal hatırladığım at arabacıları ile Saathane Meydanı'ndaki hamallar... 

Ancak romanın, Samsun'a dair duygularımdan bağımsız olarak başarılı bir roman olduğu da oldukça açık. 

Son olarak bir müjde vereyim. 1960'lı yıllarda yayımlanmış olan ve bence Türk edebiyatında bir yeri de bulunmasına rağmen uzun zamandır yeni baskısı olmadığı için adeta unutulan Dor Ali adlı roman yeniden basılacak. Üstelik yakın bir zamanda piyasada olacak.

defansif orta saha

Alıntı yapılan: mehmet yılmaz - 30 August 2023, 11:56:431960'ların Samsun'unu Anlatan Bir Roman: Dor Ali

Çok uzun yıllardır ara vermeden sürdürdüğüm bir kitap okuma serüvenim var. Doğaldır ki, bu okumalar sırasında birtakım kişi ve konulara ayrıca ilgi gösteriyorum. Bunlardan birisi de "Samsun'da geçen romanlar" konusudur.

Memleketim Samsun'u mekan olarak tutan ve üçü bendenize ait olan ondan fazla romanın varlığından söz edebilirim.
(...)

"Hasan İzzettin Dinamo - Savaş ve Açlar" da Samsun'da geçiyor hocam. Eğer okumadıysanız öneririm

Stoper


mehmet yılmaz

Alıntı yapılan: defansif orta saha - 30 August 2023, 12:17:48"Hasan İzzettin Dinamo - Savaş ve Açlar" da Samsun'da geçiyor hocam. Eğer okumadıysanız öneririm

Tabii ki okudum. :)
Tarifsiz derecede etkileyici ve çok önemli bir roman.

mehmet yılmaz

Alıntı yapılan: Stoper - 30 August 2023, 18:52:31Bugün aldım.



Kapakta yer alan o iki çocuk abim ve benim. 1983 yılı. :)

defansif orta saha

Alıntı yapılan: mehmet yılmaz - 30 August 2023, 21:18:33Tabii ki okudum. :)
Tarifsiz derecede etkileyici ve çok önemli bir roman.

Öyleyse okumayan dostlara tavsiye olarak kalsın hocam 🙂

emre


mehmet yılmaz

Şahane Bir Milli Mücadele Romanı: Hain ( Selim Erdoğan - Kronik Kitap )

Millî Mücadele yıllarını anlatan Sakarya, Büyük Taarruz, İstiklal, Milli Mücadele gibi belgesel kitaplarıyla tanınan Selim Erdoğan, bu kez bir Millî Mücadele romanıyla karşımızda...

Bir Türk zabiti olan Ahmet Muhtar, tıpkı mensubu olduğu millet gibi Balkan ve Cihan Harbi'nin tüm yorgunluğu ve yaralarını üstünde taşımaktadır. İtilâf Devletleri'nin işgal ettiği İstanbul'da inançları sarsılmış ve ümitsiz bir halde yaşamaktadır. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'da bir hareket başlattığını o da duyar. Ancak önünde onu hainliğe kadar götürebilecek İngilizlere çalışmak gibi bir teklif de bulunmaktadır.

Erdoğan, sizleri kurgu ile gerçek kişi, olay ve mekanların iç içe geçtiği enfes bir romanla Milli Mücadele yıllarına götürecek...

1919'un İstanbul'unda başlayan roman, Ahmet Muhtar'la beraber bizi de şehrin semt ve sokaklarında yürütecek. Dönemin sosyal ve mekânsal dokusunun hayli gerçekçi ve başarılı bir şekilde anlatıldığı romanı önemli kılan şeylerden birisi de kurgu bir eser olmasına rağmen tarihi gerçeklere sadık kalması olarak görünüyor. Öyle ki romanda adı geçen pek çok tarihi karakter, Erdoğan'ın kaleminden süzülüp, günümüze kadar geliyorlar.

Sıkı bir İttihatçı olan Ahmet Muhtar, Balkan çetecileriyle başladığı harp hayatında, Birinci Dünya Savaşı'nın pek çok cephesinde bulunup, defalarca ölümden dönmüş bir zabittir. Fakat harpten mağlup ayrılmaktan ziyade, çok sevdiği Enver Paşa ve İttihatçı kadroların yaptıkları ya da yapamadıkları şeyler onun yüreğini yangın yerine çevirmiştir. Artık ümitsiz ve aksi bir adam olarak İstanbul'dadır. İngilizlerden nefret ettiği kadar İttihatçılardan da nefret etmektedir. Fransız sevgilisi Yvette ile zaman geçirmekten başka bir amacı yok gibidir.

1919 yılında Anadolu'da bir direniş hareketi başladığında kararsız kalacaktır. Artık değiştiğine inanmaktadır. Bu esnada İngilizlerin kendisine sunduğu iş birliği teklifi ise cazip görünmektedir. Yılların gözü kara, deli Ahmet Muhtar'ı bu ihanet teklifini kabul edip, bir hain olabilecek midir?

Belgesel kitaplarında romancılık yönüyle ilgili bazı ipuçları sunan Erdoğan'ın üst seviye bir romana imza attığı açıkça görülüyor. Kurgu, diyaloglar, karakter oluşturma ve tahkiye etme gibi konularda bir hayli mahir olan Erdoğan, başrolüne Ahmet Muhtar karakterini oturttuğu romanında dönemin İstanbul ve Anadolu'sunda bulunan hemen her tipe de yer veriyor. Rum, Yahudi ve Ermeni tüccarlar, Türk savaş gazileri, İttihatçılar, Kuvvacılar, İngiliz subayları, Türk zabitleri, Kemal Paşa taraftarları, cami imamından berbere kadar mahalleli figürler, Beyaz Rus göçmenler, Pera'nın müdavimi Avrupalı ve Levantenler, şöhretli paşalar, hainler, kahramanlar...

Velhasıl, iyi bir tarihçinin iyi bir romancıya dönüştüğü Hain, okur için de liste başı olacak bir tarihi roman olacak.

mehmet yılmaz

Melekler Ters Çalım Yemez
Tuncay Günaydın · Ötüken Neşriyat


Futbol her ne kadar bir spor olsa bile, günümüzdeki etkileri ile spor kimliğini çoktan aşmış, sosyo kültürel bir olguya dönüşmüş durumdadır. Oyunun kendine ait performans sergileme ve estetik taraflarını da hesaba katarsak, aslına bakarsanız bir sanatsal yönü olduğu da ortadadır. Buna rağmen başta sinema ve edebiyat olmak üzere sanat dalında futbolun bir türlü bizim gördüğümüz biçimiyle ya da yalın gerçekliğiyle yansıtılamadığına şahit oluyoruz. Hatta bırakın romanını, hikayesini mevcut futbol kitapları bile bu anlamda gerçekten uzak gibi kalabiliyor. Çünkü futbol çok canlı ve değişen bir oyun. Bunu sanata yansıtabilmek hiç de kolay değil.

Ancak Tuncay Günaydın imzalı Melekler Ters Çalım Yemez adlı öykü kitabı bu kulvarda standardın hayli üzerinde bir performans sergiliyor. Hatta kitabın kendisini bir futbol takımı gibi kurgulanmış yazar. Bunu bilerek mi yaptı bilmiyorum ancak içinde bir kaleci hikayesinin de olduğu, toplam on bir futbol hikayesi var burada. Yani bir futbol takımı gibi... Zaten hikayelerin hepsi Şanlıspor adlı muhayyel bir ilçe/kasaba takımı üzerinden geçiyor.

Yazarın futbola hakimiyetinin gayet iyi olduğunu söylemekle birlikte öykücülüğünün de en az onun kadar başarılı olduğunun altını çizmek gerekiyor. Tuncay Günaydın futbolu hayatın çok içinde kabul ederek ki, öyledir zaten, bunu da oldukça başarılı bir öykücülük şeklinde futbol hikayeleri tarzında bizlere sunuyor. İçinde kitaba adını veren Melekler Ters Çalım Yemez'in de olduğu toplam on bir hikaye var burada ve hepsinin merkezinde futbol var. Fakat daha ötesi, hepsi edebi açıdan oldukça doyurucu seviyedeler. Bu anlamda hem futbola hem de edebiyata ilgiliyseniz ve iyi bir kitap okumak istiyorsanız, işte size iyi bir futbolsever öykücünün kaleminden çıkmış, birbirinden güzel hikayeler...


emre